×

Kitaplık mı, Kütüphane mi? | Prof. Dr. Bülent Yılmaz

[avatar user=”bulentyilmaz” /]
Prof.Dr.Bülent YILMAZ

Hacettepe Üniversitesi BBY Bölümü Öğretim Üyesi

Kitaplık ve kütüphane kavramları birbirinin yerine kullanılabilir mi? Aynı anlama mı sahipler? Kavramsal ve terminolojik olarak aralarında fark var mı? Varsa nedir? Nerede kütüphane, nerede kitaplık demeliyiz?

“Hâlâ bu konuyu mu konuşup, tartışacağız; bu konu eskide kalmadı mı” diye düşünenlerimiz olabilir.

Ancak konuyu arada bir tartışma masasına yatırmakta ve gündeme getirmekte yarar olabilir. Çünkü bu iki kavramın aynı anlamda ve birbirinin yerine kullanıldığına hâlâ rastlıyoruz. Bu yanlış kullanım özellikle alan dışında daha yaygın; aradaki ayrım (fark) göz ardı ediliyor. Bunun da ötesinde Türk Dil Kurumu’nun halen erişime açık çevrimiçi resmi Türkçe Sözlüğünde kütüphane terimi “kitaplık” olarak tanımlanmış durumda. Yani ikisi aynı kavramlar olarak kabul edilmiş. Ayrıca bilindiği üzere, 1974 yılında Prof. Dr. Berin U. Yurdadoğ Hoca tarafından hazırlanarak Türk Dil Kurumu yayınları arasından çıkan ve alanımızın bu nitelikte ilk ve tek Türkçe  sözlüğü sayılan eserin adı da “Kitaplıkbilim Terimleri Sözlüğü”dür.

Aslında beni bu konuda yazmaya Lydia Pyne’nin yenice okuduğum ve 2019 yılında İthaki Yayınlarından yayımlanan “Kitaplık” adlı eseri yöneltti. (Bu arada, söz konusu kitabı sizlere de öneririm.)

Çok uzun tartışmayacağım. Ancak yazı biraz akademik olmak zorunda.

Görüşlerimi kısaca şöyle açıklayayım:

Arapça kutub ve Farsça –hane terimlerinden oluşan kütüphane, bileşik bir sözcük olup, “kitaplar evi” anlamına gelir. Arapça kitap terimi ile Türkçe yapım eki –lık’ın birleşimi ile oluşan kitaplık terimi de “kitap konulan yer/mekân” demektir.

Görünürde aynı anlama sahip gibiler. İkisinde de “yer” anlamı var.

Oysa, bunlar, en azından bence, farklıları olan kavramlardır.

Bu iki kavram arasındaki farkı anlamak için bir isme –lık ekinin kattığı anlam ile hane kavramının kattığı anlam arasındaki farka bakmak gerekir.

Bakalım.

Az önce belirttiğimiz gibi, -lık eki sonuna geldiği her hangi bir ismin belirttiği nesnenin “konulduğu yer” anlamı verir (işlevlerinden birisi budur). Örneğin, kömürlük, kömür konulan yer; gazetelik, gazete konulan yer (gereç); samanlık, saman konulan yer ve çöplük, çöp konulan yer gibi düşünülebilir.

-hane sözcüğü de sonuna geldiği isme yer, mekân, ev, konut anlamı katar. Örneğin, balıkhane, balıkların konulduğu, alındığı-satıldığı mekân/yer; yazıhane, yazı yazılan mekân; yatakhane, yatılan mekân/yer.

Kanımca bu iki kavram arasındaki ilk fark şu: -lık ekinin verdiği “yer/mekân” anlamında “eylem (hareket) durumu” yok ya da çok sınırlı. Yani –lık ekli terimde ağırlıkla  o nesneyi (gazeteyi, kömürü, samanı) koyduğumuz-aldığımız ve koruduğumuz yer anlamı var. Oysa “hane” sözcüğünün verdiği “yer/mekân” anlamında bir eylemlilik (hareketlilik) vardır. Örneğin, kahvehane dendiğinde oturulan, sohbet edilen, oyun oynanan vb. eylemler (hareketler) söz konusudur. Ya da balıkhane dediğimizde yine balık alma, satma belki pişirme, yeme gibi eylemleri düşünebiliriz. Yazıhane kavramında da benzer durum var; “yazı yazma” eylemi söz konusu. Çamaşırhane, çamaşırların hem konduğu ama aynı zamanda yıkandığı yer. Evet, hane kavramı sonuna geldiği terime, “konulan/korunan yer” anlamı katıyor ancak bunun ötesinde bir eylemlilik (hareketlilik) anlamı da yüklüyor.

Ayrıca, hane “ev” anlamına gelen ve bir çok bölümden (oda, mutfak, banyo vb.) oluşan mekândır. –lık ekli mekânların ise  genelde tek eylemin (genelde bulundurulma-tutma-korunma) olduğu tek bölümlü yer anlamı vardır.

Bu iki kavram arasında çok önemli bir fark da şudur: –lık eki ile oluşturduğumuz terimlerde mekân/yer anlamının yanı sıra “gereç” anlamı da vardır. Oysa, hane’de böyle bir anlam olmaz. Örneğin, gazetelik, gazeteleri koyduğumuz raf, kutu vb. gereç anlamına gelir. Ekmeklik, kalemlik kavramlarında da öyle: Ekmekleri, kalemleri koyduğumuz kutuyu (gereci) kastederiz. Suluk, su koyduğumuz kaptır.  “Ekmekhane, kalemhane, suhane” demeyiz. Örneğin, büyük mağazalarda kitaplarımızı koymak için “kitaplık” satılır, “kütüphane” satılmaz.

Bir başka fark olarak -lık ekli yerlerin, hane ekli yerlere göre genelde daha küçük mekânları ifade ettiği de düşünülebilir. Odunluk, kömürlük, samanlık vb. gibi.

Şimdi, -lık ekli yer terimleri ile hane ekli yer terimleri arasındaki farkları özetleyelim:

  • -lık yapım ekli sözcüklerde ağırlıkla bir şeylerin “konulduğu ve korunduğu hareketsiz (ya da sınırlı hareketin olduğu) mekân/ortam” anlamı vardır. Oysa hane’de bir şeylerin konulduğu ve korunduğu yer anlamının yanı sıra “konulan nesne ile ilgili olabilecek eylemlerin (hareketlerin/işlerin) yapıldığı mekân/ortam” anlamı da söz konusudur.
  • lık yapım eki ile oluşturulan sözcüklerin bazen “gereç” anlamı varken, hane ile oluşturulan sözcüklerde “gereç” anlamı bulunmaz.
  • lık ekli sözcüklerle oluşturulan yerler hane sözcüğü ile oluşturulan yerlere göre genelde daha küçük mekânları ifade eder.
  • –lık eki ile oluşturduğumuz yerler genelde tek bölümlü mekânları anlatırken, hane ekli yer terimleri birden çok bölümlü mekânları anlatır.

Buraya kadar açıklanmaya çalışılan kavramsal yaklaşımı kitaplık-kütüphane bağlamında şöyle düşünebiliriz:

  1. Kitaplık, kitapların konulduğu, tutlduğu, korunduğu ve belki sadece alındığı-yerine konduğu bir yer/mekân iken, kütüphane, kitapların konulduğu, korunduğu, alınıp-verildiği ancak bunun ötesinde ilgili bir çok başka işlemin yapıldığı, hizmetlerin sunulduğu hareketli bir mekânı ifade eder.
  2. İlk maddedeki açıklamaya dayanarak “kitaplıkta temel işlev genelde kitapların bulundurulması ve korunması” iken, kütüphanede bu ana işlev “kullandırmadır” diyebiliriz.
  3. Genel olarak, kitaplık küçük, kütüphane ise daha büyük bir mekânı ifade eder.
  4. Kitaplık genellikle rafların, masaların, varsa kullanıcıların, çalışan(lar)ın birlikte yer aldığı tek bir bölümden oluşur; kütüphane ise farklı işlem ve hizmetlerin gerçekleştiği birçok bölümü içerir.
  5. Kitaplık, aynı zamanda, rafların birleştirilmesiyle oluşan ve kitapların konulduğu tahta, metal vb. gereci ifade ederken, kütüphanenin bir gereç anlamı yoktur. İngilizce’de kitaplık daha çok bookcase ya da bookshelf olarak adlandırılır. Kütüphane bilindiği gibi “library”dir. Kitaplık terimi için İnglizcede bazen library’i de kullanılır ama kütüphane için bookcase ya da bookshelf terimleri kullanılmaz.  Nitekim, yukarıda okuduğumu belirttiğim kitabın özgün (original) adının Bookshelf olduğunu söylemeliyim ve kitapta gerçekten kütüphanelerin değil gereç anlamıyla kitaplıkların (raf sistemleri, tahta-metal kitaplıklar, zincirli kitaplıklar vb.) değişim tarihi anlatılmaktadır. Söz konusu kitabın birçok cümlesinde “kütüphanedeki kitaplıklar” ifadesi kullanılmıştır.

Kısaca, kitaplık kütüphane değildir. Aynı anlamda kullanılmamalıdır. Evimizde, odamızda, küçük bir okulda sadece kitap koyup, aldığımız mekân ya da gereç kitaplıktır. Oysa içinde gezip dolaştığımız, çeşitli etkinliklere katıldığımız, bir çok farklı işlem ve hizmetin gerçekleştirildiği mekân kütüphanedir. Kitaplıkta genelde temel işlev koruma iken, kütüphanede bu ana işlev kullandırmadır.

Kuşkusuz konu ile ilgili farklı yaklaşımlar söz konusu olabilir; tartışılabilir.

Bu konuda bizi kavramsal yanlışa düşüren noktalardan birisi bazen kütüphane olan mekânlara kitaplık adının verilmesi, bazen de kitaplıklara kütüphane denmesidir. (Tıpkı ülkemizde kütüphanlere kıraathane tabelalarının asılmaya başlanması gibi.) Kavramların içini istediğimiz gibi dolduramayız. Dil bir bilimdir; kavramları bilimsel yaklaşımla çözümlemeli ve  kullanmalıyız.

Burada sorunun bir başka kaynağı da hem kütüphane hem de kitaplık terimlerinin Türkçe olmamasıdır. Kütüphane Arapça-Farsça bir terim, kitaplık ise Arapça bir sözcüğe Türkçe yapım eki eklenmiş bir terimdir. Keşke bu iki kavram için öztürkçe terimler üretebilseydik. Bilgi temelli bazı kavramlar (bilgievi gibi) önerilebilir ama yaklaşık 100-150 yıldır kullanılan ve dilimize yerleşmiş bir terimi zorlamak da ne kadar doğru olur, tartışmak gerek.

Belirtilmesi gereken bir başka nokta da şudur: –lık’ın da içinde yer aldığı yapım ekleri Türkçenin üretim ve zenginleşme gücünü besleyen çok önemli dil bileşenleridir. Burada, –lık ekine ya da öztürkçeye ilişkin olumsuz bir tutum asla söz konusu değildir. Yanlış anlaşılmasın!

Bir de -lık eki ve hane terimini tartışırken ilgili cümlelerde “genelde/genellikle” sözcüklerini kullanma gereği duyduk. Çünkü dilde de istisnalar olabiliyor. Dolayısıyla gerek tanımlamalarda gerekse örneklerde farklı istisnalar olabilir. Bunu da göz ardı etmemek gerekir.

Evet, kitaplık mı, kütüphane mi?

Anlamsal olarak benzerlik ve farklılıklarını çok iyi bilmemiz, anlatmamız ve kullanırken çok dikkatli olmamız gerekir.

Hele de biz kütüphanecilerin!