×

I Origins – Kök | Dila GÜNAY

[avatar user=”dilagunay” /]
Dila GÜNAY

Üniversite Tarihi Arşivi/Sabancı Üniversitesi Bilgi Merkezi

I Origins – Kök

Gözlerin konuştuğu dil her yerde aynıdır…
Aşk gözlerden doğar…
Gözler kalbin aynasıdır…

Hakkında saymakla bitmeyecek kadar güzel sözler söylenmiş, Shakespeare’in şiirlerine ilham olan gözler…

Yüzyıllardır ruhun derinliklerini yansıttığına inanılan, ruhun dışarıya açılan penceresi olan gözler, dinden felsefeye pek çok alanda kendine yer bulmuş, beden – ruh ilişkisinin başlangıç noktası olarak kabul görmüştür. I Origins, göze bambaşka bir penceren bakan senaryosuyla hayatını bu konudaki çalışmasına adayan bir bilim insanının aşk, macera, heyecan dolu hikayesini anlatıyor izleyiciye. Gözleri anlamlandırırken temelini ruhani olandan değil de bilimden alıyor olması filmin fark yaratan yönü.

Hikayesini kendisinden dinlediğimiz moleküler biyolog Ian (Michael Pitt) çocukluğundan beri kendini göz konusuna adamış bir bilim insanıdır. Laboratuvarında asistanı Karen (Brit Marling) ile birlikte yürüttükleri deneylerinin sonuç vermesi halinde insanoğlunun şimdiye kadar bildiği tüm gerçekler temelden değişecek kuvvettedir. Evrim süreci üzerine olan çalışmasının temelinde yatan gizli ve en önemli amacı ise Tanrı’nın var olmadığını kanıtlamaktır.

Kendini işine adayan Ian ummadığı bir anda hayatının aşkı Sofi’yle (Astrid Bergès-Frisbey) tanışır. Her şeyi bilimsel mantıkla açıklamaya çalışan biri aşka nasıl yaklaşır, o insanın hayatının aşkı olduğunu nasıl anlar sorularını da cevaplar kendisi bile farkında olmadan. İçine sindiremediği, mantığının kabul etmediği inanç sistemi onu bambaşka bir yolla, aşkla kendine doğru olağanca gücüyle çekmektedir.

Başrollerini Seven Psychopaths (2012) ve Funny Games (2007) filmlerinden tanıdığımız Michael Pitt, Astrid Berges- Frisbey ve Brit Marling’in paylaştığı filmin senaristliğini ve yönetmenliğini insanın varoluşuyla, kader ve tesadüf kavramlarıyla yakından ilgili, Mike Cahill yapıyor. Another Earth (2011) filminde tarzını ortaya koyan Mike Cahill yine aynı filmde başrolü oynayan Astrid Berges- Frisbey’i tercih etmiş. Ruhani dünyayı bilimle kaynaştıran filmin finali için Hindistan’ı seçmesi de mekan – konu ilişkisindeki başarısının kanıtı olmuş.

Metaforların muazzam işlendiği sahnelerdeki her diyaloğa, her mimiğe, her dekora dikkat edilerek izlenmesi gereken, derin duygular veren I Origins, başından sonu tahmin edilebilen filmlerden değil. Akışı ve senaryosu ve belirli aralıklarla gerçekleşen şok edici sahneleri bunun en güzel kanıtı.

Türü bilim kurgu ve drama olarak geçse de bana fikrimi soranlara, felsefeye ilgiliyse felsefi, aşk filmi severse romantik, bilimle kurgu severse bu bir bilim kurgu filmi derim.

İyi seyirler 🙂