×

“BBY Mezunlarının İstihdam Sorunu” forumu düzenlendi

54. Kütüphane Haftası programı kapsamında hazırlanan etkinliklerin sonuncusu olan ‘Meslek Mezunlarının İstihdam Sorunu’ konulu forum Goethe Enstitüsü’nde gerçekleştirildi. Forumun yöneticiliğini Kastamonu Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hasan Sacit Keseroğlu yaparken ‘Bilgi ve Belge Yönetimi’ bölümünden mezun olan gençlerin istihdam sorunu tartışıldı.

Goethe Enstitüsü’nün ev sahipliği yaptığı ve Türk Kütüphaneciler Derneği tarafından 54. Kütüphane Haftası için düzenlenen program kapsamında bir hafta boyunca kütüphaneler, kütüphanelerin sorunları ve kütüphanecilik ile ilgili birçok konu konuşuldu. Son olarak ise kütüphanecilik üzerine üniversitelerin ilgili bölümlerinden eğitim alan gençlerin istihdam edilememesi tartışıldı. İlgili bölümlerde okuyan gençlere ise en az bir tane yabancı dilin muhakkak öğrenilmesi ile ilgili tavsiyede bulunuldu.

İSTİHDAM NEDİR?

‘Meslek Mezunlarının İstihdam Sorunu’ isimli forumda konuşmacı olan Prof. Dr. Hasan Sacit Keseroğlu, önclelikle istihdam kelimesinin ne anlama geldiğini ifade ederek sözlerine başladı. Keseroğlu, konuşmasında şunları söyledi: “Bir insanın, bir işte görevli kullanma, çalıştırma yani görevlendirme anlamına gelir. Kütüphanede çalışacak mezunları kimler görevlendiriyor? Öncelikle bu soruya yanıt aramalıyız. Kamu, özel kesim olarak sıralayabiliriz. Yükseköğretim içerisinde bilgi ve belge yönetimi bölümünü de ele alacak olursak, epeyce bir istihdam sorununun ortaya çıktığını söylemek mümkündür.”

“KÜTÜPHANELERE, KÜTÜPHANECİLİK MEZUNLARI İSTİHDAM EDİLMELİ”

Keseroğlu, kütüphanelerdeki istihdam sorunu ile ilgili konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Öncelikle kamu kesimindeki istihdama baktığımız zaman, bu alanı sağlıklı değerlendirmek için bizim alandaki kişilerin görevlendirilmesi konusunda devletin, bilim, bilgi, kütüphane politikası nedir ve devletin herhangi bir politikasının olup olmadığına bakılması gerekir. Devletin yürütülmesini sağlayan hükümetler bu yönde nasıl politikalar üretmişler ve de üretiyorlar sorusu da ele alınmalıdır. Bu noktada şunu söylemek gerekir ki halk kütüphanelerine, okul kütüphanelerine istihdam sağlanacağı durumda genel devlet politikası içerisinde ve anayasaya göre buralara üniversitelerin kütüphanelerle ilgili bölümlerinden mezun olan kişilerin alınması gerekir.”

“KÜTÜPHANELERİN BAŞINDA KÜTÜPHANECİ YOK”

Milli kütüphane gibi bir temel kuruluşta akademik anlamda ülke geneline doğru bilgi akışının genelde milli kütüphanelerden sunulduğunu belirten Keseroğlu, “Fakat böylesi bir kurumun başındakilerine ya da çalışanlarına bakıyoruz ki ilgili alandan mezun olanlar orada görev yapmıyorlar. 1146 halk kütüphanesinin yönetiminin başında da ilgili alanlardan kişiler yok. Okul kütüphanelerine gelecek olursak, okul kütüphaneleri ile ilgili de ortada elle tutulacak bir şey yok. Bunlar masaya yatırıldığında biz gerçekten istihdam sorununu tartışabilecek miyiz, konuya öncelikle buradan başlamak gerekiyor” diye konuştu.

“KÜTÜPHANECİLER İÇİN YAZILMIŞ YASA YOK”

Kütüphaneler için yazılmış bir yasanın olmadığını kaydeden Keseroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kütüphaneleri ve kütüphaneciyi tanımlayan yasalardan yoksunuz. Bugün herkes gidip bir kütüphanede çalışabiliyor. Fakat bir kişi muhasebeci olmadığından gidip bir şirketin muhasebesini tutamaz. Peki neden bir muhasebeci ya da o eğitimi alan kişi kendi mesleğini yapabiliyorken, başka alanları kendi alanlarının içine sokmuyorken, kütüphanecilik alanına farklı alandakiler nasıl rahatlıkla girebiliyorlar. Çünkü yasamız yok. Cumhuriyet hükümetleri böyle bir şeye gerek duymamışlar. Televizyonda bir programda bir babanın kızının üniversiteyi bitirip de iş bulamamasına isyan ettiğiniz izlemiştim. Aynı baba sonrasında ise, ‘iş bulamıyor, bari üniversitede araştırma görevlisi olsun’ diye de çözüm önerisi sunduğuna şahit oldum. Üniversitelere bakış ise ne yazık ki bu noktaya gelmiş durumda.”

ÖZEL KÜTÜPHANELER…

Keseroğlu, bugüne kadar son bir yılda kamu kesiminde kaç kişinin kütüphanelerde istihdam edildiğini, alınan kişilerin ise ne kadarının bilgi belge yönetimi, kütüphanecilik, arşivcilik gibi bölümlerden mezun olduğunu merak ettiğini belirterek konuşmasında şunlara değindi: “Hizmet açısından bakıldığında karşımıza çıkan üniversitelerdeki özel kütüphaneler parasal açısından zengin olan kütüphanelerdir. Peki bu kütüphaneler neden öne çıkıyorlar? Çünkü kitaplar dışarıdan geliyor, sınıflama bilgileri gibi konular dışarıdan kopyalanıyor. Özel kütüphaneler bu anlamda kullanıcıya her şeyi sunduklarını düşünüyorlar. Bununla birlikte özel kütüphaneler herhangi bir elemanı, hangi alanda bitirmiş olursa olsun dil bilen bir elemanı alıyor ve çalışmaya başlatıyor. Bu noktada şunu da sormak gerekir ki özel üniversiteler son bir yıl içerisinde kaç eleman aldı ve kaçı kütüphanecilik bölümlerini bitirmiş kişiler? Araştırmalarım neticesinde özel kütüphanelerde çalışan kişiler de ağırlıklı olarak başka bölümlerden mezun olan kişiler.

“ÜNİVERSİTELERDE KENDİMİZİ İYİ YETİŞTİRMİYORUZ”

Türk Kütüphaneciler Derneği’nde başkan yardımcısı olan ve Atılım Üniversitesi Kadriye Zaim Kütüphanesi’nde kütüphane müdürü olarak görev yapan Emre Hasan Akbayrak, forumda ilgili bölümlerden mezun olarak gelen gençlerin kedilerini üniversitelerde iyi yetiştiremediklerine değindi. Akbayrak, istihdam sorunu ortaya konulurken konuya farklı taraflardan da bakılmalı ifadelerini kullanarak istihdam sorunu ile ilgili şunlardan bahsetti: “Ben yönetici şapkamla birlikte istihdam sorununa baktığımda hem kamuya hem de vakıf üniversitesine maalesef alanında iyi yetişmiş kütüphaneciler olarak gitmiyoruz. Üniversite okuyan gençler her şeyi üniversitelerden bekliyorlar ve gençler kendilerini yetiştirme konusunda eksik kalıyorlar. Böyle olunca da rekabet şansı azalıyor.”

“YABANCI DİL BİLMEME EKSİĞİMİZ VAR”

Kütüphane bölümlerinde okuyan gençlerin üniversitelerde kendilerini iyi yetiştiremediklerini vurgulayan Akbayrak, önemli vakıf üniversitelerinin bu nedenlerden dolayı ODTÜ mezunlarını tercih ettiğini ifade etti. Akbayrak, konuyla ilgili örnek vererek, önemli bir vakıf üniversitesinin yakın zamanda 2 tane ODTÜ mezununu alarak kütüphanesinde çalıştırmaya başladığını kaydetti.

Akbayrak konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Vakıf üniversitelerinin ODTÜ mezunlarını tercih etmelerinin en önemli nedeni ise oradan mezun olan gençlerin dil biliyor olmaları. Çünkü bizim alanda dil bilmek önemli bir konu. Dil bilmeyince ise kütüphane alanından mezun olan gençlerimizin rekabet etme şansları azalıyor. Bu noktada tek kusur üniversitelerinde eksik ders almalarıyla alakalı değil. İlgili bölümlerde okuyan gençlerimizin okula gelir gelmez kamuda çalışma isteklerinin en üst seviyede olmasından da kaynaklanıyor. Burada tavsiyem şu olacak ki sadece kamuyu düşünmeyin. Birçok vakıf üniversitesinin kütüphaneleri, özel kütüphaneler de var. Oralara da yoğunlaşın. Bahsettiğim yerlerin kapısını aralamak ise yabancı dil bilmekten geçiyor.”

“DİL KONUSU KİŞİSEL BİR DURUM”

Forumda dinleyici olarak yer alan kütüphaneci Mehmet Akgür ise, dil konusunun kişisel bir durum olduğunu ifade ederek, “Dil öğrencinin kendisini geliştirmesiyle alakalı bir durum. Okullardaki eğitimlerle alakalı bir şeylerde demek gerekirse okullarda da şu problem var. Unvan tanımlamalarında bilgi mühendisi, bilgi mimarisi gibi şeyler yazıyor. Bunlar esasında altı dolu olmayan unvanlar. Çünkü bu unvanlara layık olabilmek için, o konudaki boşlukları doldurmak gerekiyor” diye konuştu.

Kaynak

3 yorum

comments user
Barıs90

Her kütüphane haftasında konuşulan şeyler bunlar, keşke bu tür söylemler sadece sözde kalmasa. Bu durumun oluşmasında ilgisiz akademisyenlerin, bilinçsiz öğrencilerin çok büyük payı var. Bölümümüzün tanıtımı çok yetersiz, öğrencilerimiz ise armut piş ağzıma düş durumunda. Bu olumsuz durumun düzeltilmesi için herkesin taşın altına elini koyması lazım, bu sorun iki üç kişinin çabalamasıyla çözülmüyor maalesef.

comments user
Alper Potuk

Sen kendin nasıl talebe yetiştirdin Hasan hoca bir de onu bilseler, kimlerin senin için öncelikli olduğunu, neye düşkün olduğunu, bak kütüphaneci nasıl yetişir o zaman, yasa çıkardı ..

comments user
ertuğrulfırkateyni

Sorunlar çözüme kavuşmadıkça boşa konuşuluyor her atamada görüyoruz kaç kişi kadro açıldığını hadi görelim haziran atamasında kaç kişi istihdam edilecek belki bi elin parmaklarını geçmeyecek o yüzden boş yapıyorsunuz boş