×

Kütüphaneler ticarethane değildir!

kutuphane-ticarethaneKütüphane ve ticaret başlığını yan yana görmek biz kütüphaneciler için zor bir başlık oldu. ülkemizde 2014 yılından bu yana Yayıncı Meslek Birlikleri yazar haklarını koruma gerekçesi ile kütüphaneleri ticarethane olarak görerek lisanslama sürecini başlatmak için girişimlerde bulundular.

Konuyu biraz daha açalım ve yayıncıların lisanslama yapma gerekçeleri ile başlayalım yazıya;

“Kütüphanelerde Ödünç verilen materyal sayısının önemli boyutlara ulaşmasının kitap satış gelirlerini önemli ölçüde azalttığı, bu durumun telafi edilmesi gerektiği” gerekçesi ile Türkiye’deki yayıncı meslek kuruluşları-birlikler kütüphaneleri lisanslayarak, kütüphanelerde ödünç verilen kitap yada kütüphane rafında bulundurulan kitap adeti kadar para istemektedir. Paranın alınacağı merci kütüphaneleri işleten kamu ve özel kurumlar.

Kütüphanelerde kitapların bedelsiz olarak ödünç verilmesi yazar-çevirmen-çizer ve yayıncıların maddi kayıplarına yol açtığı iddiası bilimsel ve gerçekçi değildir. Bu alanda ne uluslararası alanda ne ülkemizde yapılmış bir araştırma yok.

KÜTÜPHANE OKUR KAZANDIRIR

Kütüphaneler sayesinde toplum gelişir-okuryazar kazanır.

Kütüphanelerde verilen hizmetler her yurttaşa eşittir, kamu yararı sağlar, kütüphaneden yararlanan ve ödünç kitap alan kimseden bedel almaz.

Toplumda, demokratik gelişmeyi, katılım kültürünü, kültürel ilerlemeyi, entelektüel düzeyi arttıran kamunun tek nadir kurumudur kütüphaneler.

Korsancılık hale ciddi bir sorunken, fotokopi ile yayın kopyacılığı, emek hırsızlığı sürüyorken yayıncıların (yazarlar demiyorum) kütüphanelerde sayısı zaten diplerde olan ödünç kitap alımından para almaya göz dikmesi kütüphanelerin geleceği için ciddi bir sorundur.

Yayıncılık sektörüne kan taşıyan, kitap alımları yapan, kitapla okuru, yazarı kütüphanede buluşturan, okuma zevkini, lezzetini kazandıran kütüphaneler yayın sektörüne alıcı yetiştirir. Kütüphanede okuduğu kitabı beğenen okur-kullanıcı sevdiği yazarın kitabını kitapçıdan, kitap fuarından, imza gününden alma eğilimine yönelir.

Kütüphane rakamlarımızı, okuma oranlarımızı yayıncılar çok iyi bilmektedir. Kütüphaneleri canlandırma ve yaşatma sorumluluğu da olan yayıncılık sektörü okuma kültürüne ciddi hasarlar verecek bir girişim içinde, Avrupa’da PLR denilen Kütüphaneleri lisanslayan, ödünç verilen kitap başına, kütüphanede bulunan kitap nüshası başına para isteyecek maddeleri kanuna madde olarak koydurma hedefindeler. Biz kütüphaneciler 5846 Fikir ve Sanat Eserleri Kanununyeniden düzenleme sürecinde davet edildiğimiz çalıştaylarda aktif bir paydaş olarak sorumluluklarımızı yerine getirerek yeni düzenleme çalışmasındaki artıları ve eksileri dile getiriyoruz.

Bu çalışmada kamu yararı, kültürel mirasın geleceğe aktarılması, entelektüel sermaye ile toplumun buluşmasına sekte vuracaktır.

Türkiye’de hiçbir yazar kitabı kütüphanede çok okunduğu için para istemez. Aksine onur duyar, mutlu olur. Birçok kütüphanede kitabını göremeyen yazar kendi bağışlar kitaplarını.

Kitabının kütüphane rafında görmesi, ödünç alındığını bilinmesi mutluluk kaynağı olur.

Geçtiğimiz yıllarda başlattığımız kütüphane haftalarında Halk Kütüphanelerinde en çok ödünç alınan kitapların yazarlarına, yazarların varislerine ödül verdiğimiz çalışmada yazarlar varisleri ödül almaya koşarak gelmiş ve mutlu olmuş. Onur duymuştur.

2015 yılında halk kütüphanelerde en çok okunan kitaplar istatistik incelemesinde yetişkinlerde yazar Sabahatin Ali’nin “Kürk Mantolu Madonna” kitabı. Çocuklarda yazarı Wimpy Kid’in “Saftirik” olmuştur.

Bu kitaplar Türkiye’de en çok satılan kitaplar listesinde düşmemiştir. Yayıncı Meslek Kuruluşlarının lisanslamaya gerekçe olarak ortaya sundukları ödünç alınan kitapların kitap satışlarını düşürmesi savı tamamen gerçek dışıdır.

KÜTÜPHANE TOPLUMSAL FAYDA ÜRETİR

Dün kütüphanelerde okur olan, bu toplumun edebiyatından, dünya edebiyatından, akademik bilgilerinden kütüphanelerde eşit ve ücretsiz yararlanan, kütüphanelerden yararlandıkları bilgilerle, edebi ve akademik beslenme ile bugüne eser üreten yazarların ülkenin kültür hayatına, kültürel kalkınmasına katkı sunması toplumsal bir gereklilik ve vefanın yerine getirilmesidir.

Ülkemiz akademik kütüphanelerini kullananların öğrenci, Halk ve Çocuk Kütüphanelerini kullanan asgari ücretle çalışan, yoksulluk ücretleri ile hayatını sürdüren toplumun alt ve orta gelir düzeyinde yurttaşların ve onların çocuklarının kullandığını hatırlatmamızda fayda görüyoruz.

Mevcut kütüphane sistemimizin daha da artması, kütüphane hizmetlerinin çıtasının ve kalitesinin yükselmesi için çalışmalar, projeler yapması gerekirken kitabı sadece para olarak gören birliklerin Yayıncılık Kongrelerinin sonuç bildirgelerini yeniden okumaya çağırıyoruz.

KÜTÜPHANELERDE EMEĞE SAYGI

Kütüphanelerde kütüphaneciler ilk okuldan, Üniversiteye kadar olan uzunca eğitim döneminde ve sonrasında Halk Kütüphanelerinde “Meslek Etik İlkeleri” gereği; Telif Haklarına Saygı, Akademik Dürüstlük, Kaynak Gösterme ve Korsan Yayıncılığa karşı eğitimler, oryantasyonlar, kampanyalar, yürüyüşler düzenleyerek mesleki farkındalıklarını hayata geçirmektedir.

Kütüphaneler anaokulundan başlayan düzeylerde okur eğitir, okur kazandırır, okurla yazar buluşmaları gerçekleştirir, imza günleri düzenler, mini kitap fuarları, kitap sergileri, kitap günleri yaparak yazarı-yayıncıyı ve okuru buluşturur, Kitabın daha çok değer görmesini sağlar. Kitap satışlarını teşvik eder. Okurda okuma kültürü, okuma alışkanlığı yaratmada temel işlev görür.

Kültür ve Turizm Bakanlığı‘nın yıl içerisinde bir kaç kez Halk ve Çocuk Kütüphaneleri için satın alma yaptığı kitaplar, yerel yönetimlerin kendi kütüphaneleri için aldığı kitaplar, MEB‘e bağlı eğitim kurumlarının Okul Kütüphanelerine aldığı kitaplar, YÖK’e bağlı Akademik kurumların Üniversite Kütüphanelerine aldığı kitaplar “Yayıncılık Sektörü” hatırı sayılır önemde bir yere sahiptir.

Kütüphaneler işletmecileri aracılığı ile yayıncıların kitap sattıkları müşterileridir.

Kütüphaneler yayıncıların, yazarların iş ortağı ve paydaşıdır.

Kütüphaneler ücretsiz ve kamu yararına hizmet vermeleri nedeni ile Ticari bir paydaş değildir. Kütüphaneler ticarethane, okurlar müşteri değildir.

5846 FİKİR VE SANAT ESERLERİ KANUNU YENİLENMELİDİR

5846 Fikir ve Sanat Eserleri Kanunun yetersiz ve güncel olmaması, internet ve yeni teknolojik ilerlemeden kaynaklı değişen kitap formatlarına hitap etmemesi, sinema ve müzik endüstrisinin mağdur olduğu rasyonel gerçeklerdir. Yasanın gelişmesi, güncellemesi bizlerinde isteğidir. İlgili yasaya “Kamuya Ödünç Verme Hakkı” başlığı ile kütüphanelerdeki ödünç vermeyi ve bedeli ödenmiş kitapları lisanslayarak kütüphanelerde veya kütüphane işletmecilerden para alma girişimi KAMU YARARI gözetmeyen Türkiye kültür dünyasının gerçeklerini hiçe sayan, ülkede çokta dört dörtlük olmayan kütüphane hizmetlerini aksatacak, sekteye uğratacak, geriye düşürecektir.

KÜTÜPHANELERİ İŞLEVSİZLETİRECEK

Kütüphanelerin lisanlanması, ödünç hizmetinin bir bedele, paraya bağlanması kadim kütüphane kültürüne, kütüphane felsefesine ihanet olacaktır.

Hem ilgili bakanlık bürokratları hemde Yayıncıların Meslek Birlikleri bu yanlıştan bir an önce dönmelidir. Dünyanın 11. büyük yayıncılık ekonomisi olma ile övünen yayıncıların kütüphaneleri lisanslama bedelleri kütüphaneleri ticarethane olarak görmeleri büyük bir hatadır. Bu hatadan bir an önce dönülmelidir. Kütüphanelerle daha yakın çalışan yayıncılar bunun kitap satışlarının artışı olarak geri almaktadır. Yayıncılar lisanslama değil kütüphanelerle daha yakın çalışarak daha fazla kitap satabilir.

KÜTÜPHANELERİN TİCARETHANELEŞTİRMESİN

Başka kütüphaneci meslektaşlarımızı, kütüphanelerin en büyük paydaşı üreten yaratan yazarları, kütüphaneleri ticarethane olarak görmeyen yayıncılarımızı ve tüm Türkiye’de kitabı, okumayı, yazarı, kütüphaneyi seven duyarlı kamuoyunu ülkenin kültür geleceğine, ikinci evlerine, kendi yaşam merkezlerine, halkın yaşam boyu eğitim yuvalarına kütüphanelere ve parasız “ödünç alma hakkına” sahip çıkmaya çağırıyoruz.

Okul Kütüphanecileri Derneği Başkanı Aydın İLERİ

Kaynak: ‘Kütüphaneler ticarethane değildir!